A Station in Haydarpaşa A knot coalescing; the meeting point of Europe and the Middle East for nearly a century, Haydarpaşa Station is now a shadow of its past. In the last five years it has been planned to be sold as a hotel, the roof burned, and then finally, again, announced that it will serve as a station. We have not heard the train whistles of Haydarpasa since six years now. What were the voices we felt, lacking in city life, in the absence of the Haydarpasa Railway Station? Haydarpaşa Railway Station is a place where the trains depart, the ferries approach, and hundreds of seagulls fly around creating a symphony. Its acoustics, ambience, and all its contributions to the city’s soundscape is the subject of the installation. In addition to the voices that we can hear in the city life, we can hear the textures composed within the context of ‘separation’, ‘reunion’, ‘beginning’, ‘ending’, ‘journey’, and ‘Istanbul’ which we can relate with Haydarpasa. If you are wondering about the city’s acoustic ecology on the rails. Hoping to travel with Haydarpaşa Station as soon as possible.
Haydarpaşa’da Bir Gar Yaklaşık yüz yıldır İstanbul ve Anadoluyu, Avrupa ile Ortadoğu’yu birbirine bağlayan bir düğüm noktası olan Haydarpaşa Garı şuan eskimeye bırakılan banliyö trenleriyle birlikte eski benliğinin, geçmişinin bir gölgesi durumunda. Otel olması için satılması planlanan, çatısında çıkan yangınla birlikte bir kısmı tahrip olduktan sonra son olarak yeniden gar olarak hizmet vereceği açıklanan ve altı yıldan beri tren sirenlerini duyamadığımız Haydarpaşa Garı’nın yokluğunda şehir yaşamında eksikliğini duyduğumuz sesler nelerdi? Trenlerin kalktığı, vapurların yanaştığı ve etrafında uçan yüzlerce martının harika bir senfoni yarattığı gar, yokluğunu hissettiğimiz bir toplu taşıma kompleksinin yanında akustik çehresi ve geçmişten günümüze şehrin ses manzarasına kattıklarıyla birlikte ISP’nin ikinci etkinliğinin konusu oldu. Etkinlikte kent yaşamında duyabileceğimiz seslerin yanında, Haydarpaşa Garı ile anılabilecek ‘ayrılık’, ‘kavuşma’, ‘başlangıç’, ‘bitiş’, ‘yolculuk’ ve ‘İstanbul’ gibi bağlamlarla üretilen eserlerle birlikte Haydarpaşa’nın akustik çehresini dinlerken, senelerdir duymadığımız tren düdüklerine ve gar etrafındaki doğal hayatın sessel katkılarına kulak misafiri olabileceğiz. Onun üstünde ses sanatçısının mekan için besteledikleri eserleri çalacağı geceye, iki Alman mimar tarafından tasarlanmış bu yaşayan binayla duygusal bağı olan, tren yolculuklarını seven ve şehrin raylar üstündeki akustik ekolojisini merak eden herkesi bekliyoruz. İstanbul’un kapısı, Anadolu’dan Batıya giden trenlerin son durağı Haydarpaşa Garı ile bir an önce kavuşmak umuduyla.
**Istanbul Soundscape Project günlük kent yaşamına işitsel bir perspektiften yaklaşırken şehrin akustik ekolojisiyle ilgili farkındalık yaratmayı amaçlıyor. İstanbul’un hızla değişen kent atmosferi karşısında STK ve derneklerle işbirliği yaparak şehrin geleceğinde söz sahibi olmayı amaçlayan proje şehrin akustik ekolojisini korumak için İstanbul’u dinliyor, kaydediyor ve arşivliyor. https://www.facebook.com/istanbulsoundscape/